Fikret Bila
Meral Akşener Neden Başarılı Olamadı?
Süleyman Demirel’in DYP’si ve Turgut Özal’ın ANAP’ı siyaset sahnesinden silindikten sonra merkez sağda büyük bir boşluk oluştu.
Merkez sağ seçmen Tayyip Erdoğan’ın liderliğindeki AK Parti’yi destekledi.
Başlangıçta merkez sağı da kapsayan, Milli Görüş gömleğini çıkarmış, Türkiye’yi Avrupa Birliği’ne (AB) tam üye yapmayı hedeflemiş, bunu sağlamasa bile AB değerleriyle yola devam etmeyi taahhüt etmiş olan AK Parti tek başına iktidar oldu.
AK Parti 2002-2007 yılları arasındaki iktidarını, “daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük, hukukun üstünlüğü, yolsuzlukla, yoksullukla, yasaklarla mücadele” söylemiyle sürdürdü.
Ancak 2007’den sonra AK Parti giderek siyasal İslamcı bir kimliğe büründü.
Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti yerine dini devletin ve toplumun merkezine yerleştirme adımları atan AK Parti AB hedeflerinden de değerlerinden da uzaklaşarak otoriter bir yönetim oluşturdu.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle de bütün yetkilerin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın elinde toplandığı ve giderek otoriterleşen bir iktidara dönüştü.
Bunun sonucu olarak, FETÖ’yle işbirliği içinde, “üçlü vesayeti kaldırıyorum” diyerek Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK) Emniyet teşkilatında ve yargıda yaptığı operasyonlar sonrasında devleti de parti- devlete dönüştürdü.
Başta laiklik olmak üzere Atatürk ilkelerini, Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasa’da yazılı niteliklerini, kadın-erkek eşitliğini, İstanbul Sözleşmesi’ni rafa kaldıran AK Parti İslamcı kimliğini güçlendirdi.
Bu süreçte MHP’nin AK Parti’ye destek vermesine karşı çıkan Meral Akşener bu parti içinde verdiği mücadele iktidar gücüyle engellenince aynı görüşe sahip arkadaşlarıyla birlikte İYİ Parti’yi kurdu.
Başlangıçta ülkücü kimliği ön planda bir parti yönetimi kuran Akşener daha sonra İYİ Parti’yi merkez sağa yerleştirmek amacıyla vitrine merkez sağ kimlikleriyle tanınan siyasetçileri yerleştirdi.
Bu sürede iktidar tarafından seçimlere sokulmak istenmeyen Akşener, dönemin CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’yla işbirliğine yönelip, bu partiden aldığı milletvekilleriyle seçime girmeyi garantiledi ve 2018 seçimlerine katılarak siyasette varlık göstermeyi başardı.
Bir yandan liderliğini inşa ederken bir yandan partisini kurumlaştırmaya çalışan Akşener, 2019 yerel seçimlerinde CHP ile birlikte Millet İttifakı içinde girdiği seçimlerde başarılı oldu ve merkez sağa doğru ilerledi.
CHP’yle birlikte hareket ettiği bu süreçte Türkiye’de, bir merkez sol-merkez sağ koalisyonuyla AK Parti’nin tahrip ettiği değerleri hayata geçirerek Türkiye’yi yeniden inşa etmek, demokratik, laik, sosyal hukuk devletini ve parlamenter sistemi yeniden kurmak yönünde önemli bir umut yarattı.
Ancak Akşener, partisini merkez sağa yerleştirmek ve büyütmek konusunda başarılı olamadı.
2023 Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde CHP’li belediye başkanları Ekrem İmamoğlu veya Mansur Yavaş’ın aday olmasını isteyen ve Kılıçdaroğlu’nun aylığına karşı çıkan Akşener, 6’lı Masa’dan kalktı.
Çok ağır sözlerle Masa’yı eleştirdi. Tabanının kafasını karıştırdı. Ancak İmamoğlu ve Yavaş’ın cumhurbaşkanı yardımcısı olması önerisini kabul ederek yeniden Masa’ya döndü.
Döndü ama testi kırılmıştı.
6’lı Masa’nın cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinden yenilgiyle çıkmasından sonraki süreçte ise Akşener partisini CHP karşıtlığına yerleştirdi.
AK Parti iktidarına karşı değil CHP’ye karşı politika izlemeye başladı. Yerel seçimlere kendi adaylarıyla girmeye karar vererek iktidarın işini kolaylaştıracak bir çizgide politika yaptı.
Partisini merkez sağa yerleştirme hedefini rafa kaldırdı, yeniden Türk milliyetçiliği alanına döndü ve tahmin ettiğimiz gibi 31 Mart Yerel Seçimleri’nden partisini küçülterek çıktı.
14 Mayıs 2023 seçimlerinde yüzde 9,9 olan oyu, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde yüzde 4,9’a kadar geriledi.
Bu sonuçtan sonra da CHP’ye yüklenmeye devam eden Akşener, bir zamanlar cumhurbaşkanlığı adayı olmadılar diye 6’lı Masa’yı dağıttığı İmamoğlu ve Yavaş’ı, isimlerini vermeden “hırsız” olmakla suçlayacak kadar ağır ithamlarda bulundu.
İYİ Parti’nin yerel seçimlerdeki başarısızlığı, Akşener’e, partisinin seçimli olağanüstü kurultayını toplama kararı aldırdı.
Akşener, alınan başarısız sonucun bedelini üstlenerek genel başkanlığa aday olmayacağını da kamuoyuna duyurdu.
Partililerin ısrarıyla yeniden aday olur mu olmaz mı tabii ki bilinmez. Daha önce örneği yaşandı.
Eğer Akşener aday olmayacaksa ve İYİ Parti yeni bir genel başkan seçerse bugüne kadar izlediği politikaları mercek altına almalıdır.
Yeni yönetim İYİ Parti’yi merkez sağda konumlandırmak üzere yeniden demokratik, laik, sosyal hukuk devletini inşa etmeyi hedefler ve muhalefete değil iktidara muhalefet ederse yeniden büyüme şansını yakalayabilir.